Diş sağlığı ve tedavi yöntemleri çok gelişmiş olup korkulacak kadar acı ve olumsuzluklar yaşamayacaksınız. Önemli olan zamanında teşhis ve tedavi olmaktır. Acısız diş tedavileri uzman ellerde gerçekleştirilmektedir.
Dolguların ömrü, bir çok birbirini etkileyen faktöre bağlıdır. Ama bunların en önemlisi çürük miktarıdır. çürük miktarı az olan bir dişe yapılan dolgu ile yarısından fazlası çürümüş dişe yapılan dolgunun ömrü maalesef ki aynı olmama ihtimali yüksektir. Bu yüzden diş hekimleri 6 ayda 1 kez kontrole çağırmakta ve diş çürükleri en başından tespit edilip en ideal ve en uzun ömürlü dolgu yapılmak istenmektedir.
Dolgunun ömrünü etkileyen diğer önemli etken de ağız hijyenidir. Ağız hijyeni iyi olmayan bir kişiye yapılan dolgunun ömrü günde 2 kere dişini fırçalayan birine göre daha kısa olacaktır. Çünkü dişler fırçalanmadıkça çürüme riski artacak ve dolgunun dişe tutunduğu yerlerde çürüme olacak ve sonucunda çürük yere tutunamayan dolgu düşecektir.
Ağız hijyeni iyi olup günde en az 2 kere dişini fırçalayan ve diş ipi kullanan, düzenli kontrole gelen hastalarımıza dolgular uzun yıllar hizmet edecektir. Ağız hijyeniniz ne kadar iyi olursa dişlerinizin çürüme oranı o kadar düşüktür. Hiç bir hekim ömür boyu kullanabilirsiniz diye garanti vermez. Dolguların ömrü tamamen dişin durumu ve ağız hijyenine bağlıdır.
Zirkonyum diş kaplama; beyaz renginden, ışık geçirgenliğinden ve dayanıklılığından* dolayı, diş tedavilerinde estetik protez tedavilerine olanak sağlayan, diş hekimliğinde metal üstü porselenden sonra çığır açan bir kaplama çeşididir.
- Zirkonyum diş kaplamalarının ışık geçirgenliği doğal dişimize çok yakın olduğundan dolayı doğal bir görüntü sağlar ve çok belli olmaz.
- Diş etleriyle uyumu geleneksel metal üstü porselenlere göre çok iyidir. Metal üstü porselenler diş etilerinde morumsu biz görüntüye sebep olabilirken zirkonyumda böyle bir durum söz konusu değildir.
- Özellikle ön bölge dişlerinizi yaptırırken zirkonyum yaptırmamız, doğal dişlere en yakın görünümü elde etmenizi sağlayacağı için, zirkonyum diş kaplamaları tercih edilebilir.
- Biyolojik olarak daha uyumludur. Bazı hastalarımızda metal alt yapılı porselen kaplamalara karşı alerji oluşabilmektedir. Bu gibi durumlarda zirkonyum kaplamalar ilk tercih olmalıdır.
- Zirkonyum yapılacak olan dişten daha az diş dokusu kesilir. Çünkü geleneksel metal üstü porselenlerde, metalden yansıyacak olan grimsi görüntüyü azaltabilmek ve daha doğal bir görüntü sağlamak için diş dokusu daha fazla kesilir.
- Estetik kaplama yapılacak olan dişlerde daha az kesim yapıldığı için ayrıca sıcak soğuk hassasiyetin de daha az olması beklenir.
- Tek diş kaplama yapılacak ise, doğal dişlere olan benzerliğinden dolayı ayırt edilemeyeceği için zirkonyum diş yapılması daha uygun olur.
Diş beyazlatma ile ilgili merak edilen sorulardan birisi de bu işlemin kalıcı olup olmadığıdır. Lazer ile diş beyazlatmanın sonuçları kalıcı değildir. Kişilerin yeme-içme alışkanlıklarına göre beyazlatma işleminin ömrü değişiklik göstermektedir. Etkilerin sonuçlarının daha uzun sürmesi için ise, diş beyazlatmanın ilerleyen dönemlerde tekrarlanması gerekmektedir.
Son olarak bleaching, güvenli bir işlemdir ve prosedürler doğru şekilde uygulandığında dişlere herhangi bir zarar vermez. Bu nedenle özel durumlar hariç, uzman diş hekimi kontrolünde hemen her yaşta birey için uygulanabilmektedir.
Sağlıklı diş ve çene yapısı için her çocuğun 7-8 yaşlarında en az bir kez ortodontiste gitmesi gerektiğini belirtelim. Güzellik ve sağlık çocuklukta başlar. Çocuklukta ortodontiste gitmeyince diş yapısındaki bozuklukların fark edilemediğini ve kalıcı şekil bozukluklarına kadar varan, olumsuzluklar yaşanabilir. Tüm anne ve babalara, çocuklarını en az bir kez ortodontiste götürmelerini önemle tavsiye ediyoruz. Süt dişlerinin kalıcı dişlerle değişmesini beklemek her zaman doğru değildir. Pek çok çocukta ortodontik sorunlar erken yaşta ortaya çıkar.
Peki çocuklarımızı ortodontistle tanıştırmak için ideal yaşlar nedir?
Bu konuda en ideal dönem 7-8 yaşlarıdır. Bu yaşlarda tespit edilemeyen bazı çarpıklıklar, çene yapısı artık oturmaya başladığı için çenenin sağlıklı ve güzel gelişimini etkiler. Dişlerdeki çapraşıklıklar ve dengesizlikler bu yaşlarda daha kolay tedavi edilebilir. Süt dişleri değişimini tamamlayıncaya kadar büyümenin de yüzde 95’i tamamlanacaktır. Özellikle asimetrik çene yapısı gibi zor sorunları olan çocukların bu dönemde mutlaka ortodontiste gelmesi gereklidir. 8 yaşının geçirilmesiyle tedavinin zorluğu artmaktadır.
Diş dizilimine kanmayın, çenede sorun olabilir
Bazı anne babaların çocukların dişlerinin inci gibi sıralı dizilimine aldandığını ancak çenedeki önemli sorunlar fark edilmemektedir. İnci gibi dişlere kanmayın. Çocuklarınızın çene yapısını bu yaşlarda mutlaka bir ortodontiste gösterin. Kız çocuklarda üst çenenin önde olması ya da erkek çocuklarda alt çenenin önde olması gibi durumlar, kontrolsüz şekil bozukluklarına neden olur. Kuş yüzü görüntüsü gibi anormallikler yaşanabilir. Özellikle kız çocukları erkek çocuklara göre gelişimlerini bir yıl önce tamamlar. Bu yaşlar geçmeden bu sorunların tespit edilerek tedavi uygulanması gereklidir.
Çocuklarda ortodontik tedaviye erken başlanmalı
Bazı durumlarda ortodontik tedaviye erken başlanması son derece hayati olabilir. Çocuğunuzun çeneleri arasında fark varsa dişler düzgün de olsa tedavi gereklidir. Arka dişler çapraz kapanıyorsa, ön kalıcı dişler çapraz kapanıyorsa, aşırı derecede dar üst çene yapısı varsa, kalıcı dişlerin çıkmasını engelleyen süt dişleri düşmemişse, erken çekilmiş süt dişinden kaynaklanan çene daralması varsa, ortodontik tedavi şarttır.
Önleyici ortodontik tedavi gerektiren durumlar
Bazı durumlarda önleyici ortodontik tedavilere başvurmak gerekir. “Bunlar yanlış yutkunma veya ağızdan nefes alma, parmak, kalem, dil emme gibi kötü alışkanlıklar olabilir. Bu alışkanlıklardan bazıları bebeklikten de geliyor olabilir. Ortodontik bozukluklara neden olan bu tür durumlar için önleyici tedaviler uygulamak gerekir.
Evet, ama çevresel etkenlerde bu durumda çok önemlidir... Örnek vermek gerekirse sizin dişlerinizde ömürlük ama düzenli bakım yapılmadığı ve düzenli kontrollere gidilmediği zaman dişleriniz önce dolgu, sonra kanal hatta çekime gidebiliyor..
Riskli olmayan tedaviler özellikle ikinci trimesterde (4.-5.-6.aylar) yapılabilir.
Kanal tedavisi çok büyük bir oranda 1 yahut 2 seansta biter. Sadece dişte akut enfeksiyon varsa (apse ), ateş , halsizlik gibi sistemik belirtiler görülüyorsa kök kanallarının içerisine daha uzun süreler kalacak dezenfektan ilaçların konması gerekebilir. Böyle durumlarda da 3-4 seansda biter.
Bakteri plağı hasta tarafından iyi temizlenemezse diştaşına dönüşeceğinden tekrar temizletmek gerekebilir. Ayrıca diş taşı temizliğinden sonra taş birikimi artmaz. Diştaşı birikimine neden olan sebepler düzeltilmezse yeniden diştaşı oluşur.
Normalde dişleri sıcak, soğuk, ekşi ve tatlı gibi dış etkilerden mine tabakası korur. Erozyon, abrazyon veya çürüğe bağlı olarak mine kaybedilmiş ise iç tabaka olan hassas dentin tabakası açığa çıkar. Dentinde uyaranları ileten sinir uçları bulunur ve bu nedenle hassasiyet hissedilir.
Erken dönemlerde, piyasada bulunabilen koruyucu ve hassasiyet giderici diş macunları yararlı olabilir. Yeterli etkinin sağlanabilmesi için uzun periyotlar süresince kullanılmaları gerekir. Eğer erozyon / abrazyon / çürük kavitesi mevcut ise dolgu yapılması gereklidir.
Diş hassasiyetinin tedavisinde klasik bir yöntem olarak florlama uygulaması da yapılmaktadır. Dişler, flor iyonlarıyla 6-7 dakika temas ettirilerek, flor iyonlarının diş yüzeyine yapışması amaçlanır.
Flor iyonları diş yüzeyinde bulunan hidroksit iyonlarıyla birleşir ve dişi koruyan florapatit tabakasını oluşturur. Bu tabaka, asitli ağız ortamında dişi, bakterilerin fiziksel ve kimyasal etkilerinden korur.
Kliniğimizde hassasiyet giderici florlama uygulaması da yapılmaktadır.
Protezlere alışmak kısa bir sürede gerçekleşir. Kısa bir zaman içinde ağzınızdaki dokularında uyum sağlamasıyla protezlerin varlığına iyice alışırsınız. Bu süre zarfında diş hekiminizin tavsiyelerine de uyarsanız takıp çıkarmada da sorun yaşamazsınız.
Protezler eksik dişler yüzünden yaşadığınız konuşma problemlerini düzeltmeye yardımcı olur. Protez yardımıyla fonetiğiniz düzelir.
Dişlerinizde eksiklikler varken yiyemediğiniz şeyleri protezinizle rahatlıkla yiyebilirsiniz. Ancak sert ve yapışkan gıdalardan kaçınmanız ve protez kullanımına alışana kadar sakız çiğnememeniz önerilir. Ayrıca protezinizle yemek yerken, iki tarafı da kullanarak çiğnemeniz önerilir. Böylece protez eşit şekilde basınç almış olur.
Diş protezleri hergün çıkarılıp sabun ve bir fırça yardımıyla temizlenmeli, geceleri takılmamalı, belirli aralıklarla da temizleyici tabletler ile bakımları yapılmalıdır.
Evet. Ön dişlerdeki küçük miktardaki aralıklar kompozit dolgularla (bonding), daha fazla miktardaki aralıklar ve dişlerde çürüklerin , eski sağlıksız dolguların da var olduğu durumlarda porselen laminelerle, daha ileri durumlarda full porselen kuronlarla kapatılabilir.
Evet. Ön dişler arka dişlerden küçük olduğunda boyut farkına göre çeşitli malzemelerle (kompozit dolgu ( bonding ) , yaprak porselen veya full porselen kaplamalar ) ön dişler büyütülerek daha estetik bir görüntü sağlanabilir.
Diyabetli kişi implant yaptırmak istediğinde öncelikle bir sağlık kuruluşuna yönlendirilir. Kanındaki HBA1C miktarı ve hastanın genel durumu diş hekimi tarafından değerlendirilir. Sonuç uygun görülürse implant tedavisine başlanır.
Diş tedavileri esnasında genellikle lokal anestezi (kısmi uyuşukluk) tercih edilir. Genel anestezi işlemi lokal anesteziye nispeten çok daha karmaşık bir işlemdir. Genel anestezi de komplikasyon riski ve uygulama maliyeti çok daha yüksektir. Bu sebeplerden dolayı genel anestezi altında diş tedavisi ekstrem vakalarda (ileri psikiyatrik sorunları olanlarda, uyumsuz çocuklarda vs) ameliyathane ortamında uygulanabilmektedir.